SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ZÜHD VE RİKAK BAHSİ

<< 2981 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

40 - (2981) حدثني الحكم بن موسى، أبو صالح. حدثنا شعيب بن إسحاق. أخبرنا عبيدالله عن نافع؛ أن عبدالله بن عمر أخبره؛

 أن الناس نزلوا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم على الحجر، أرض ثمود. فاستقوا من آبارها. وعجنوا به العجين. فأمرهم رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يهريقوا ما استقوا ويعلفوا الإبل العجين. وأمرهم أن يستقوا من البئر التي كانت تردها الناقة.

 

[ش (من آبارها) جمع بئر. ويجمع بئر على آبار، كحمل وأحمال. ويجوز قلبه فيقال: آبار. وهو جمع قلة. وفي الرواية الثانية: بئارها. وهو جمع كثرة].

 

{40}

Bana Hakem b. Musa Ebû Salih rivayet etti. (Dediki): Bize Şuayb b. ishak rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den naklen haber verdi. Ona da Abdullah b. Ömer haber vermiş ki:

 

Cemaat Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte Hicr'e (yâni; Semûd) kavminin toprağına inmişler de, oranın kuyularından su çekmişler. Ve o su ile hamur karmışlar. Derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çektikleri suyu dökmelerini, hamuru da develere yem yapmalarını emir buyurmuş. Onlara dişi devenin gittiği kuyudan su çekmelerini emretmiş.

 

 

40-م - (2981) وحدثنا إسحاق بن موسى الأنصاري. حدثنا أنس بن عياض. حدثني عبيدالله، بهذا الإسناد، مثله. غير أنه قال: فاستقوا من بئارها واعتجنوا به.

 

{m-40}

Bize ishak b. Musa EI-Ensârî de rivayet etti. (Dediki): Bize Enes b. İyâd rivayet etti. (Dediki): Bana Ubeydullah bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti. Şu kadar var ki o: «Kuyularından su çektiler de onunla hamur kardılar.» demiştir.

 

 

izah:

Bu rivayetleri Buhâri «Kitâbu's-Salât» ile «Kitâbu'l-Enbiya»'da tahric etmiştir.

 

Hicr: Semûd kavminin yaşadığı yerlerdir. Ki Şam'la Medine arasına düşer. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ordusuyla Tebûk gazasına giderken buradan geçmiş ve Allah'ın hışmına uğrayarak helak olan bu kavmin memleketine uğramayı ashabına yasak etmiş, oraya girerlerse ağlayarak girmelerine müsaade buyurmuştu. Semûd kavmi Salih (Aleyhısselâm)'ın ümmetidir. Bunlar Hz. Sâlih'e isyanları sebebiyle Allah'ın gazabına uğrayarak helak olmuşlardı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ümmetinin de bu yere girerlerse bir musibete duçar olurlar endişesiyle oraya girmelerini yasak etmiş, mutlaka girmek icab ediyorsa ağlamalarını emir buyurmuştu. Bunun sebebi ağlamanın düşünüp ibret almaya müncer olmasıdır. Ağlamayı emir âdeta ibret almayı emir gibidir. Böyle bir kavmin yurtlarından geçerken onların hallerini düşünmemek ve ibret almamak ihmalkârlık hususunda onlara benzemek olur. Ve sonuçta kalb katılaşır, onların amellerini işleyerek akıbetlerine uğramak mümkündür.

 

Bu hadîsler murakabeye zâlimler diyarından geçerken, onlardan ibret almaya teşvik etmektedirler. Nitekim Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Müzdelife'den Mîna'ya dönen hacıların Muhassir vadisinden geçerken sür'atle yürümelerini emir buyurmuştu. Çünkü Ashabı Fil denilen Ebrehe ordusu burada helak edilmişti. Binâenaleyh böyle yerlerden geçerken murakabeye ve tefekküre dalarak, Allah'ın hışmından korkmak, ağlamak ve orada helak olanlardan ibret alarak Allah'a sığınmak icab eder. Hadîs-i şerifte bundan başka şu fâideîer vardır :

 

1- Hicr kuyularının sularını kullanmak memnudur. Bundan yalnız deve kuyusu müstesnadır.

 

2- Bu kuyuların suyu ile karılan hamur hayvanlara yedîrilir.

 

3- insana menedilen bir yiyecek hayvana yem olarak verilebilir.

 

4- Zâlimlerin su kuyularından kaçınmalı, sulehamn kuyularından su alarak teberrük etmelidir.